top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıCeren Cubukcu

Söylediğim gibi değil, yaptığım gibi...


Hayatım boyunca tanımadığım insanlara günaydın, iyi günler, kolay gelsin dedim... bazen karşılığında neşeli bir cevap, bazen şaşırma ile karışık biraz da utangaç bir karşılık bazense sadece süpheci bir sessizlik karşıladı beni... pek takılmadım... her sabah kızımın okulunda karşılaştığım ben günaydın demeden günaydın demeye gerek duymayan velilere günaydın dedim... ofise geldiğimde güvenliğe... starbucks ta çalışan gençlere... sonra temizlik görevlilerine, yoldaki çöpçüye kolay gelsin dedim. Yeni paspas yapılan zemine bastığımda özür diledim... aksi taksi söförüne allah size bu trafikte sabır versin dedim... Ben dünyanın en sabırlı, en kibar insanı mıyım... kesinlikle hayır.

Sadece insanlar bana kaba davranana kadar kibar olmayı seçiyorum genelde... insanlar gülümsediğinde iyi hissediyorum... devamlı gergin, dünyanın onların etrafında dönmesi gerektiğini düşünen insanlar beni yoruyor... insanlara değer vermemi sağlayan şey yaptıkları iş değil, o işi nasıl yapmayı seçtikleri... mesela hiç mecburiyeti yokken size bir kahve yapıyım mı diye gelen sitenin havuz görevlisine bayılıyorum... ya da çöpleri toplarken ıslık çalana ... kızımı okuldan aldıktan sonra seviyor diye bir turşu suyu almaya ikna olan, bisiklete binmeyi öğreten Bülent abisine.İnsanlara karşı tavrının birebir seni yansıttığını ve sana nasıl davranıldığını belirlediğini düşünüyorum...

Mina bazen soruyor anne asansördekini ya tanıyor muydun diye...

Annelik becerilerim kısıtlı... kızımı yetiştirirken bir dolu hata yapıyorum. Genelde fazlasıyla katıyım. Bazen çocukların görerek öğrendiğini unutuyorum. Kızımda gördüğüm hoşuma gitmeyen bazı şeylerin birebir benden geldiğini ben de görerek anlıyorum.... Benim dediğimi yap benden gördüğünü değil maalesef çok çalışmıyor.

Kızımın çocukluktan mükemmel olmayan ergenliğe geçisini izliyorum mükemmelikten çok uzak annesi olarak...

Sabahları huysuz aksi bir ergen olarak uyanıyor, işten eve gelince beni talepkar genç kız karşılıyor... arka arkaya alabilir miyiz, yapabilir miyiz diye bitmek bilmeyen sorular ve talepler ile hazır... gece uyku vakti gelince anne biraz yanımda yatar mısın diyen kedicik hala...

Geçen hafta en yakın arkadaşı ile aylardır beklediği 4 günlük tatil için buluştular. Ada, Amsterdam’da yaşıyor... her yıl aynı dönemde aylar öncesinden gün saymaya başlayarak kavuşuyorlar. Her yıl, 1 yılda ne kadar büyüdüklerine şaşırıyoruz. Bu sene parktan eve yalnız başlarına yürüyüp eve döndüler, birlikte kendi paralarının hesabını yaparak alışveriş yaptılar ve bizi dışarı yollayıp akşam evde yalnız kaldılar... ergen gibi davrandılar... bazen aksi, bazen tatlı...

Son gün Mina cüzdanında kalan son eurolar ile küçük bir bakkaldan şeker almak istedi, ben de biraz uzaktan onu izliyorum. Aldıklarının parasını ödemek için cüzdanındaki bozuk paraları sayarken bakkala tatlı tatlı gülümsedi ve kusura bakma bu biraz zaman alıyor, eurolara alışkın değilim ve maalesef tüm param bu bozuklar diye özür diledi. Dükkanın kasadaki yaşlı hintli sahibi ise kocaman gülümsedi ve bizimkine “young lady, you made my day... I always need change... dont worry, take your time” dedi, bizimkinin pek hoşuna gitti.

Gözlerim doldu, kızım benden iyi şeyler de öğreniyor kaçınılmaz arızalarımın yanında...

15 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Piyango

bottom of page